30 Ağustos 2011 Salı

Sivas Hatırası

Sivas'a veda ederken, git gellerde Yusuf Kenan'ın çektiği fotoğraflardan bir derleme yapayım dedim.

Sivas Meydan'ındaki Han'ın girişi

 

 Han'ın hemen karşısındaki Cami

 Han'ın içindeki muhafız :)

Han şu an işletime açık kafeterya.


 Ulu Cami giriş kapısı


 Ulu Cami 


Ulu Cami'nin içi (52 tane kolon varmış)





Ulu Cami minaresi(biraz yamulma var)

 Ulu Cami dışındaki silinmeye yüz tutmuş hat işlemesi


Ulu Cami minaresi (özel çekimim :P) 

 Sivas meydanındaki Çifte Minareli Medrese


Bu da Sivas Yıldızeli'ndeki bir kasabın!!! kedisi (kedi ekmek yiyecek kadar aç maalesef)


5 Şubat 2011 Cumartesi

Düşlerde Kaldın

Kara Sevda

ak bir yaban güvercini
gibiydin aşk
vişnelere
bulaştın kirlendi beyazın.

takılamayan
telli duvak

verilemeyen mendil

düşlerde
kaldın.

al üstüne mor giymiş
körkuyularda
körkuyularda

sevdadan delirmiş.

ah yüzüne bütün kapılar
kapanmış senin
ıtır
ve yasemin kokulu günah.

çıkılamayan yıldız
gidilemeyen iklim

kimbilir hangi limanda
hangi gemiye
yüklenmiş.

al üstüne mor giymiş
körkuyularda
körkuyularda

sevdadan delirmiş.

düşlerde
kaldın.

Behçet Aysan

4 Şubat 2011 Cuma

Kurtlar Vadisi Filistin



3 gün önce izledim,ama film yazısı yazmak için biraz zaman geçmesini bekledim.Filmden çıkar çıkmaz çok fena gaza gelmiştim.Çok duygusal ve dramatik bir filmdi,Türk sinema tarihinin en iyi aksiyon filmi olmasına rağmen.120 dakikaya yakın sürdü film ve zaman nasıl geçti farkedemedim. Dizi izleyicileri bilir zaten, film Kurtlar Vadisi Pusu'daki bir sahnenin ardından İsrail Dışişleri'nin Türk Büyükelçisi'ne verdiği sözde ayardan sonra doğdu.O sahnedeki, Memati'nin çocuğunun Türkiye'deki İsrail büyükelçiliğine kaçırılması sonucu, Polat'ın İsrail ajanını kafasından vurup İsrail'in bayrağının kana bulanması kıyameti kopartmıştı.
Çünkü İsraillilere göre İsrail ve onu simgeleyen herhangi birşey dokunulmazdı.Kimse ne dokunabilir,ne aleyhte söz söyleyebilir, ne de onları kimse yenebilirdi.İşin psikolojik yönüydü zaten beyefendileri çılgına çeviren.Yoksa zaten altı üstü bir dizinin sadece 1.5 dakikalık sahnesiydi.Gerçeklerin yüzlerine vurulması çok zorlarına gidiyorlardı, Türkiye'deki dostlarının da fena halde zorlarına gidiyordu.Türkiye'deki İsrail dostlarına göre, kıçıkırık bir dizi uğruna, büyük müttefikimiz!, yıllardır dostumuz!,zalim abimiz, sahibimiz!, efendimiz!, haşmetli büyüğümüzü! kırmaya ,incitmeye değer miydi ki? İsrail dostlarına göre, İsrail'e zulmüne hürmet, onların şerefidir.
Filme gelecek olursak, gayet sakin izlemeye çalıştım.Beklentilerimi aşan bir filmdi kesinlikle.Bu kadar iyi birşeyin ortaya çıkabileceğini tahmin edemiyordum.Yıllardır sadık bir Kurtlar Vadisi izleyicisi olarak, senaristlerine çok güvendiğim Vadi ekibi,çok güzel bir film ortaya çıkarmışlar.Filmde amaçlanan,İsrail zulmünün nasıl sınırtanımaz bir küstahlığa vardığını anlatmaktı,bunu da bir çok sahnede mükemmel bir şekilde anlatmışlar.Filmin gerçekçiliğinden ve problemlerinden bahsedecek olanların şikayet edemeyecekleri tek nokta tahmin ediyorum ki bu dramatik sahnelerin gerçekçiliği ve olabilirliği.Çünkü İsrail'in devlet düzeyinde benimsediği terör politikaları filmde anlatılanları da aşacak düzeyde.
Filmin aksiyon sahneleri,çatışma sahneleri çok başarılı.Türk yapımı olarak çok üst düzeyde olmuş bu yönüyle. Polat-Memati-Abdülhey üçlüsünün her attığını vurmasını eleştirmeye kalkanların beklentilerini sanırım Amerikan filmleriyle karşılanabilir.O tatmin edici Amerikan yapımı filmlerde de zaten kendi kahramanları abartılı derecede yetenekli. Bu sebeple filmin bu yönünün eleştirilmesinin mantığı yok.Zaten asıl amaçlanan da bu psikolojik üstünlük boyutu.Bir Amerikan filminde nasıl Amerikalı karakter Türk karakteri perişan edip ona bariz üstünlük sağlayacaksa, Türk yapımı filmde de amaçlanan bunun aynısı.Yani Türk kahraman İsrailliyi yenerek, İsrailin ve İsraillinin de yenilebileceğini göstermeye çalışıyor.
Filmde Kurtlar Vadisi Irak'taki gibi süpriz 2 dakikalık harika bir sahne var.Süpriz bozulmasın diye içeriğinden bahsetmeyeyim.Muhteşemdi.
Filme daha yayınlanmadan Almanya'dan yediği saçma sapan anti-semitik duyguları körükleyecek yalanı da içi boş bir iftira.Asla böyle bir telkin ,ima, suçlama yok.Aksini belirten bir sürü sahne var.Müslüman ahlakından ve tevrattan öğütlemeler var.
Filmin ön plana çıkan, akılda kalan bir müziği yoktu.Bu da iyi bir seçimdi bence.Çok ön planda olan Kurtlar Vadisi müzikleri bazen anlatılanları gölgeleyebiliyor.Bu açıdan da yerinde müziklerle desteklenmiş bir filmdi.
Filmde 3 yerde gözlerim yaşardı, ama Filistin meselesinin milenyum simgesi olan şiirin yankılandığı sahne çok canalıcıydı.
http://www.youtube.com/watch?v=_FgC8ORB5_Q
Bahadır Özdener,Cüneyt Aysan ve Raci Şaşmaz'ın muhteşem kalemiyle yazılmış senaryonun çok kuvvetli olması ve bunun yanındaki bir sürü etken sayesinde çok güzel bir film çıkmış ortaya.Necati Şaşmaz da çok performanslı bir film koymuş koleksiyonuna,ayrıca tebrikler.

Filme giden pişman olmaz,şiddetle tavsiye ediyorum.
Sinema alışkanlığı olan herkes zaten görmek isteyecektir, ama bunun haricinde fazlaca sinema kültürü olmayan birisinin filme gitmiş olması kendisine güzel bir sinema anısı kazandıracaktır.

Yüzüstü çok süründü,ayağa kalktı Sakarya

Bir başbakan düşünün şiir okudu diye hapse girer.Şiir milli şair kabul edilen Ziya Gökalp şiiri ve MEB tavsiyeliydi o günlerde. Adam hapse girer, daha ötesi idam .Bu olmadı diye adama ima edilen durum 'danışıklı dövüş' olduğu.Yani idam edilmezse inanmayız bunun samimi olduğuna diyorlar halen bazı zekobstraklar. Ne sebeple hapse girmişti var mıdır hatırlayan acaba. Şöyle yazıyor bakın google'a sorduğumuzda:
DGM, TCK'nın halkı din, dil ve ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etme suçunu düzenleyen 312/2 maddesi uyarınca Erdoğan'ı 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, Erdoğan'ın cezasını, "Geçmişteki hali ve suç işleme eğilimi" nedeniyle ertelemedi. Hapis cezasının paraya çevrilmesi halinde etkili olmayacağı görüşüyle cezayı paraya da çevirmedi. Ancak kararın en vurucu noktası ise Erdoğan'ın ömür boyu siyasi yasaklı olacağı hükmüydü.
Bugüne geliyoruz, daha yılbaşında, yıllanmış davalarda tahliyeler başlayınca 'Saldınız bari takip edin' manşetleri atan fikritakip'i muhteşem medyamız, Yargıtay'a toz kondurmuyor, bütün suçu tembel miskin, gizli ajandasından başka birşeyi düşünmeyen siyasi iradeye atıyordu. Siyasi irade Yargıtay'ın hantallığından sorumluluk çıkarıp 12 Eylük referandumundaki Anayasa değişiklikleriyle paralel uyum yasaları çıkarmaya başladığında, yüksek yargıyı rahatlatacak o rezil hantal yapısını değiştirecek hamleler yaptıkça bildik tantanalar yine başladı. ELE GEÇİRME söylemleri , suçlamaları! utanmadan halen dile getirilebiliyor. Bir mal seninse bir başkası gelip ele geçirirse feryat edersin değil mi. Daire sayısı artırılsın diye feryat edenler, şimdi gelmiş geçici üyeler görev alsın 1.5 milyon dosya bitince tekrar evlerine dönsünler usulca. Ee bu dosyalar bitince bu ülkede bir daha yargıtaya danıştaya dosya gelemeyecek mi,bunlar son 1.5 milyon dava mı ki, geçici çözümler isteniyor.Anayasayı millet değiştirmiş halen direnişten, savunmadan çatışmadan bahsediyorsunuz.Utanma sıkılmanız olmadığını biliyorduk ama yediğiniz tokatlardan da mı bıkmadınız?
Mısır'da, Tunus'ta , Yemen'de, Ürdün'de ve zincirleme bütün Ortadoğu'da Türkiye atılımına ,değişimine ,gelişimine öykünme var iken,bugünkü siyasi iradenin başındaki başbakana İslam Dünyası'nın lideri gözüyle sığınan mazlum Ortadoğu halklarının feryadını bile halen kendi ucuz siyasetlerine malzeme edenler var.
Bu ülkede belki de 50 yıldır ezilen, mağdur edilen sessiz çoğunluk 8-9 yıl önce demokratik yollardan kendisine devrim yapacak kapı buldu. Çünkü ezilenin ,mazlumun feryadını çatışmaya döndürme gibi bir üslubu yoktur milletimiz.Bu çatışma kültürünü milletimize empoze etmeye çalışan ahmaklar, ne kadar da milletten uzak olduklarının farkında değiller ama halen milletin sözcüsü olduklarını iddia etmekte mahsur görmüyorlar. Şirret  kiracının evin sahibi olduğunu iddia etmesinde, bunun için direnmesinden çatışmasından hiçbir farkı yoktur. Diyorlar ki ;''Biz 70 yıldır kiracıyız artık bu ev bizim olmuştur, ev sahibi ölmüştür, varisleri babalarının malının sahibi olduğunu iddia edemez.''
Ama artık o ev sahipleri babalarının dedelerinin malına mülküne sahip çıkma uyanışını yaşadılar.Gurbetlik bitmiştir.Vatana dönüş başlamıştır. Dedelerinin alın terine sahip çıkma, uğruna can verdiği vatanın gerçek sahibi olan millet, artık ''öz yurdunda garip, öz vatanında parya '' değil.

Necip Fazıl'ın Sakarya Türküsü'nde  ilham verdiği gibi, yüz üstü çok sürünen bir millet artık ayağa kalkmıştır,şahlanışa geçmiştir.
 

3 Şubat 2011 Perşembe

Mebuslukta gözüm yok benimkisi kara sevda

K.Kılıçdaroğlu partiye katılmaya çağırdığı küskünlere seslenirken,toplu bir gider yapar :
"CHP'nin iktidar olması için sade bir yurttaş gibi çaba harcayacaksanız, başımızın üzerinde yeriniz var. Ama milletvekili olacağım diye gelecekseniz hiç gelmeyin. Çünkü CHP'nin kavgaya değil, büyümeye ihtiyacı var."
O kadar seviyorum ki seni, partini, ilkelerini, üslubunu, boyunu ,posunu...
Ihm nerde kalmıştık, şimdi ben istifa ediyorum ama yanlış anlama, mebusluk için değil, tamamen kara sevdadan. Bu ülkeyi çok sevdiğim için komploları kurmuştum zaten, milleti öz yurdunda parya bıraktım, garip hissettirdim, yalnız ve dışlanmış hissettirdim.
Sen şimdi beni ve Silivri'deki arkadaşları aday göster, bak gör daha nasıl hizmet edeceğim ben bu ülkeye!!

Yandaşlıkta son nokta

Erzurum'da kış oyunları başlamak üzereyken!
''Bereketsiz herif''in geldiği gün yağmaya başladı bu ''yandaş'' kar, herşeyi ''bunlar'' kendi menfaatine çeviriyorlar. Basit mevsimsel bir atmosfer olayını bile.Ah ah, ''bunlar'' yok mu ''bunlar''.

27 Ocak 2011 Perşembe

''Bozma mı istersin,onama mı?''




''Allasen söyle, nasıl istiyorsun, ayıp ediyon yav, lafı mı olur kanka söyle yav yabancı mıyız.
Neticede sosyal adalettense, bizim laykonun yozlaştırılması tehlikesine karşı omuz omuza mücadele ediyoruz. Bozdurak mı, onatak mı.''

Şimdi bah bi kere siz, karşıdan devirttirmeye kalkıyonuz, karşıdan gelmiyor olsanız hadi neyse diyecem ama,karşıdan yani halktan devirttirmeye kalktığınız için bu halk faşizmidir,sivil faşizmidir,millet faşizmidir,cahil koyun faşizmidir, daha sayayım mı, utan utan, sivil diktacı seni.

Bizim frenleri gidip referandumla söktürtmeye kalkıyor bunlar.Ne yapacağız bunlarla biz ben annayamadım. ''Bizim frenleri biziiim, onlar sökeceklermiş.''


23 Ocak 2011 Pazar

''Menderes'i de kahraman yapmak için asmıştık zaten''


Şu sözleri söyleyen ;
"Recep Tayyip Erdoğan'ı mağdur olarak görmemiz ve Başbakanlığa hazırladıklarından dolayı sadece okuduğu şiir bahane edildi mahkum olmasında. Yaptığı bir çok suç, hırsızlık, kalpazanlık saklanarak şiir ön plana çıkartıldı. Bu yüzden tabloya bütünüyle bakmalıyız. Günümüzde yöntem değişti. Artık bu tabloyu göstermek isteyen gazetecileri öldürmek yerine Silivri'ye yolluyorlar."
 
CHP'nin Ergenekon avukatlığından sorumlu genel başkan yardımcısı Süheyl Batum Efendi Hazretleri , yaşı tutup da Menderes'i idam eden kadroya yetişseydi kesin başlıktaki cümleyi söylemesi sürpriz olmazdı sanırım.
http://video.ntvmsnbc.com/#ergenekon-saniklarini-partiye-alabiliriz.html